Manastırın orijinal kilisesi
Bizans yapısı olmasına karşın değişik dönemlerde yeniden yapılmış ve gotik stil
özelliğini Ortaçağda almıştır. Klişe içerisndeki St. Mamas’a ait lahit, kuzey
ve güney girişleri, sahın sütunları ve batı penceresi günümüze kadar gelen
dataylardır. Klişe içerisindeki ikonastasis bölümü Lusignan ve Venedik
Dönemlerinin özelliklerini taşımaktadır. Kıbrısta ender görülen buradaki M.S.
1500 yılına tarihlenen Venedik Dönemine ait dört sütunda, yüksek kabartma
olarak yapılmış incir, üzüm, meşe meyvesi, Venedik Arması ve kalkan motifleri
bulunmaktadır. Kilisedeki pulpit (Vaiz kürsüsü) 1711 yılında yapılmıştır. En
eski ikonu 1745 tarihlidir. Kilisenin yeniden inşa edildiği 1725 yılında
kiliseye şimdiki kubbe ilave edilmiştir. Manastır odaları 1779 yılında
yapılmıştır. Kilise içerisindeki kemer altında bulunan St. Mamas’ın mezarı
beyaz mermerdendir. Duvarın içinde olduğundan hem içten hem de dıştan
görülebilmektedir. St. Mamas yerli bir rahip olmasına karşın oldukça ünlüydü.
İkonlarda, bir aslan üzerine binili kucağında tuttuğu kuzu ile tasvir
edilmektedir. St. Mamas hakkındaki yerel bir efsaneye göre Güzelyurt
bölgesindeki bir mağarada yaşayan fakir ve mütevazi biriymiş. Dönemin dükü,
adada yaşayan herkesin vergi ödemekle yükümlü olduğunu belirten bir emirname
dağıtarak halkı haberdar etmiş. Ancak St. Mamas bir mağarada yaşadığı ve bu
nedenle de halkın kullandığı yollar ile devletin verdiği hizmetlerden
yararlanmadığını gerekçe göstererek vergi ödemeyi ret etmiş. Buna çok kızan
dük, St. Mamas’ın tutuklanıp lefkoşa’ya getirilmesini emretmiş. Tutuklanan St.
Mamas, Lefkoşa’ya götürülürken koruluklar arasında o güne kadar Kıbrıs’ta
görülmemiş bir aslanın aniden önüne atıldığını ve önde giden bir kuzuyu parçalamak
üzere olduğunu görmüş. Hemen elini havaya kaldırarak aslanın sakinleşmesini
sağlamış. Kuzuyu eline aldıktan sonra katıra biner gibi aslanın sırtına binip
dükün taht odasının basamaklarına kadar gitmiş. Bu görünüme çok şaşan dük St.
Mamas’ın vergiden muaf tutulmasını emretmiş.